Çukurova Üniversitesi
2010 yılının son altı ayında Ohio State Üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak bilimsel araştırmalarda bulundum. Bilimsel ve sosyal olarak zenginleştiğim bu sürede Amerikan üniversite sistemleri, araştırma politikası ve bilimsel başarının arkasındaki gelişmeleri izleyebildiğim kadarı ile inceleme ve öğrenme şansına sahip oldum.
Öğrenci sayısı, akademik kadrosu ve fiziki yapısı ile Amerika'nın ilk üç büyük üniversitesi arasında yer alan Ohio State Üniversitesi tarım koleji olarak eğitime başlamış. Ancak bugün 5000 öğretim üyesi, binlerce kişilik araştırancı kadrosuna sahip devasa bir üniversite haline gelmiştir. Ohio State son derece iyi organize olmuş ve iyi yönetilen bir üniversite. İleri düzeyde bilimsel araştırma ve eğitim imkânı sunan üniversite, bilimsel başarıyı dikkate alarak Amerikan üniversiteleri arasında hak ettiği bir konuma erişmiştir. Üniversitede bilim ve eğitim adeta profesyonelce yapılıyor. Son derece derse iyi hazırlanmış yetkin öğretim üyeleri, aktif öğrenme metoduna uygun olarak ders materyallerini ayrıca web ortamında da öğrenciye sunmaktadırlar. Üniversitenin ders işleme yöntemi, dönem ödevleri ve öğrenciye sağlanan kaynaklar incelenmeye değer niteliktedir. Öğrencilerin ders yılı sonunda hocayı değerlendirmesi sistemin işleyişini aksamadan sürdürülmesini sağlamaktadır.
Üniversitenin en önemli özelliği bünyesinde iyi bilim insanlarını tutabiliyor olmasına bağlanabilir. Öğretim üyesi ve yönetici belirleme ölçütleri herkese açık ve amaca uygun seçim ve seleksiyon yapılmaktadır. Üniversitenin başarısı tamamen iyi bilim insanı kadrosu, güçlü yönetimi ve toplumda gördüğü desteğe bağlı olmaktadır. Üniversite hatırı sayılır nitelikte milyarlarca dolarlık proje ve kaynak bulabilmektedir. Kaynaklar ve projeler yine üniversitenin yönetimi ve iyi bilim insanları tarafından sağlanmaktadır. Üniversite, öğretim üyelerini ve yöneticilerini başarı ve niteliğe göre seçmektedir. Başarı ölçütüne göre bilim insanları maddi (maaş) ve manevi (araştırma ve yayın yolu ile saygınlık ve destek görme) doygunluğu yaşamakta ve üniversitede kendilerine yer bulmaktadırlar. Üniversitede çok başarılı Türk bilim insanları da bulunmaktadır.
Amerikan üniversitelerinde ek ders kavramı yoktur. Her öğretim üyesinin zamanının ne kadarı ders vermekle, araştırma yapmakla veya yayın faaliyetlerinde olacağı üniversitedeki kadroya alınma koşullarına göre başlangıçta saptanıyor, zamanla, gerektiğinde bu görevlerin orantısı arasında bir değişiklik yapılabiliyor.
Amerikan üniversitelerinde bilim insanları arasında ciddi bir rekabet bulunmaktadır. Ancak bu rekabet belirli makam ve mevki için değil tamamen bilimsel üretimi artırmak, beklentilerin üzerinde bir başarı gösterebilmek içindir.
Üniversitenin fiziki yapısı, kendine özgü öğretim üyeleri profili, belirli alanlardaki bilimsel öncülüğü ve yönetim anlayışı ile farklılık oluşturmaktadır. Üniversite toplumsal hizmet ve yayın yolu ile toplumdan ciddi destek görmektedir.
Bilim ve teknoloji Amerikan toplumunun yaşam biçimini belirlediği için toplum ve devlet katında bilim ve üniversite değer görmektedir. Bunun için sistem kişiden çok başarıya endekslenmiş, her türlü maddi ve manevi desteği üniversiteye veriyor.
Amerikan üniversitelerinde eğitim ücreti yüksek olduğu için parası olmayan kişilerin okuma şansı azalmaktadır. Dikkatlerden kaçmayan bir gözlem üniversitelerde az sayıda Afrika kökenli Amerikan öğrencinin üniversitede eğitim görmesidir. Bu da toplumun alt tabakasındaki kişilerin üniversite eğitiminden yeterince yararlanamıyorlar. Bilimsel araştırmalara özel sektörün özelliklede ilaç ve silah endüstrisinin sağladığı proje destekleri ve talepleri ile üniversitelik anlayışının zaman zaman bağdaşmadığı ve kaygı yaratığı basına yansıyan bilgilerden anlaşılmaktadır.
Kısa sürede de olsa üniversitede araştırma yapma, derslere katılma ve yayın yapma şansına sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Benim açımdan her yönü ile yararlı geçen ziyaretin önemini, diğer araştırmacılara da önerim. Aralıklarla yurtdışına çıkmak dünyadaki gelişmeleri izlemek yararlı olmaktadır. Bizler yabancı ülkelere giderek bilgi ve görgümüzü artırdığımız gibi diğer ülke bilim insanlarının da ülkemize gelmelerini ve onların da bizde de ekolojik çeşitlilik ve tarihi zenginlik açısından öğrenecekleri olduğunu düşünüyorum ve bunu da değişik vesileler ile tanıştığım öğretim üyelerine belirttim. Bu bağlamda Türkiye üniversiteleri bünyesinde yabancı bilim adamı da bulundurmayı sağlayacak yasal düzenlemeye gidilmesi yararlı olacaktır. Bu, üniversitelerimize canlılık ve taze kan getirecektir.
Konu ile ilgilenenler için Amerikan Üniversitelerindeki İşleyiş Özelde Ohio State Üniversitesindeki gözlemlerim ile ilgili geniş bilgi aşağıda belirtilmiştir.
Ohio State Üniversitesi
Amerika'daki en büyük üniversite Ohio State Üniversitesidir. Bu Üniversitenin başlangıcı, başkan Abraham Lincoln'un 2 Temmuz 1862'te çıkardığı ve Amerika'nın her Eyaletinde bir Üniversitenin halkın isteklerine cevap verecek şekilde kurulması için eyaletlerin büyük bir arazisinin bu tip üniversitelerine tahsis edilmesine kadar gider. Ohio State üniversitesi 1860'lı yıllarda "Ohio Agricultural and Mechanical College" olarak birkaç öğrenci ile öğretime başlamış. Bölgenin tarım potansiyeli düşünülerek yapılanma tarım öğretimi üzerine şekillenmiş. Bugün hemen her alanda eğitim veren bir Üniversite haline gelmiştir. Ziraat fakültesinin üniversitede hala önemli bir yeri olmasına rağmen öğrenci sayısı bakımından basta gelen fakülteler arasında değildir. İlk eğitime 17 Eylül 1873 de 24 öğrenci ile Eski Neil çiftliğinde öğrenime başlamış. 1878 de tarım kolejinin ismi "The Ohio State University" olarak değiştirilmiş. 2011 yılı rakamlarına göre simdi Üniversitenin bütün 5 kampuslarını kapsayan öğrenci sayısı 61.958, an
Üniversitenin Belirli Alanlarda İddiaları Var
Üniversite bir çok konuda iddialı. Tıp Fakültesi kanser hastalıkları alanında temel araştırmalarında iddialı. Gıda ve tarım araştırmalarında başarılı. Birlikte çalıştığım hocamın başında olduğu Karbon Araştırma Merkezi tarım-toprak yönetimine bağlı iklim değişimleri konusundaki araştırmaları ile önemli bir etki yaratmış bulunuyor. Yönetim mastırı (MBA) bir şekilde ikinci öğretim veya gece eğitiminde Amerika'daki ilk 5-10 üniversite arasındaymış.
Öğrenci Alımı
Amerikan eğitim sisteminde öğrenci alımı bizdeki merkezi yerleştirmeden farklı olarak öğrencilerin lise notları ve daha sonraki merkezi sınava benzer sınavlarda aldığı puanlara göre öğrenciler okumak istedikleri üniversiteye başvuruda bulunuyorlar.
Yaz sürecince üniversiteye akın akın gelen öğrenciler ve ailelerine üniversite öğrenci birliği ("Student Union") merkezindeki salonlarda üniversite anlatılmakta ve bilgiler verilmektedir. Lisans öğrencilerinim bazıları tam bazıları da kısmı burs alabiliyor. Büyük bir kısmi kendi imkânlarıyla okul zamanı kısmen yaz tatillerinde full-time bir iste çalışıp para biriktirerek, kredi alarak ve ailelerinin de desteğiyle harç ve diğer öğrenim giderlerini karşılamaya çalışıyorlar.
Lisans Üstü Eğitimde Seçicilik Önemlidir
Yüksek lisans ve doktora düzeyinde üniversiteler daha seçici. Bazı istisnalar dışında, ancak üniversite lisans derecesi bitirmede 4 üzerinden 3 ve yukarı not ortalamasına sahip olan öğrenciler yüksek lisansa ve doktoraya başvurabiliyor. TOEFL (yalnız yabancı öğrenciler için) ve GRE gibi bizdeki ALES benzeri sınavdan alınan puan başvurudaki temek ölçüt olarak kabul edilmektedir. Hemen hemen bütün yüksek lisans ve doktora öğrencileri burslu. Öğrenciler için değişik burs kaynakları mevcut. Üniversitenin kendi burs olanakları yanında bilim adamalarının projelerinde mevcut olan araştırma bursları nedeniyle öğrenciler başarıları ölçüsünde burs bulabiliyorlar. Amerikan'ın iyi üniversitelerinde dünyanın hemen her ülkesindeki başarılı öğrencilerine burs imkânı sunulmaktadır. Doğal olarak Türkiye'den de çok iyi üniversitelerde başarılı olmuş yabancı dil sorunu olmayan öz güveni gelişmiş yükseköğrenim gençliği de Amerika'da araştırma ve öğrenim imkânı bulmaktadır. Dünyanın Başarlı öğrencileri Amerikan'ın uygun bilim o
Akademik Kadro Oluşturma
Amerikan üniversitelerinde akademik kadrolara atanma tamamen başarı ölçütlerine bağlıdır. Akademik kadro doktora sonrasında başlamaktadır. "Tenure Tract" dedikleri bir sistemle Yardımcı Doçentlik karşılığına gelen Assistant-Prof. olarak atanan aday 4. ve 6.yıl yıl içinde bölümdeki bir kurul tarafından bilimsel olarak izlenmektedir. Bu süre içinde bağımsız araştırma yapmayan, en azından A sınıfı dergilerde 2-3 makale yayınlamak ve dışarıdan 200 bin dolarlık proje getirmek zorundadırlar. Komite üyelerinin tümü görüşlerini söyler ve komite başkanı tüm notları almak zorunda ve sonunda kişi için bir rapor hazırlar. Komitenin onayını aldıktan sonra rapor kurul başkanı tarafından bolum başkanına gönderilir. Bolum Baskani'da kendi raporunu buna ekleyerek dosyayı dekanlık nezdinde kurulan fakülte "Tenure" komitesine gönderir. Fakülte "Tenure Kurulu" dosyayı inceleyip kendi kararlarını vererek dosyayı Dekan'a gönderir. Dekan dosyayı bizzat inceleyip kendi raporunu dosyaya ekleyip Üniversite "Tenure kuruluna" gönderir
Prof kadrosuna atanmak için de yukarıda açıkladığım proses ayni şekilde tatbik edilir, öğretim üyesi tarafından hazırlanan rapor ayni kurullarca gözden geçirilir. Prof. kadrosuna atanmak için akademik başarı, üretilen projeler ve yayınlar yanında kişinin kuruma katacağı yenilik yanında makalelerdeki "h" faktörü aranmaktadır. Akademik kadroya atanmada "impact factor" ve etik davranışlar (masa başı makale yazma, başkası ile birlikte ürettiği verileri kendine mal etme, aşırma v.s.) göz önüne alınan en önemli özelliklerdir. Ayrıca adayın bilimsel etik kurallarına bağımlığı kadar kişilik özellikleri de önemsenmektedir. Tabii sistem başarıya endeksli olduğu için burada herkes ister istemez çalışmak zorunda ve proje ve yayın üretiyorlar da.
Ek Ders Ücreti Yok
Amerikan üniversitelerinde ek ders yok. Amerika'da tenure-track bazında ise alınan öğretim üyelerinden hem ders okutmak, hem de araştırma yapması beklenilir. Bazı küçük ve genellikle Mühendislik, Tip, Ziraat, Fen fakülteleri olamayan üniversitelerde senelik anlaşma ile görev yapan (anlaşmalı) öğretim üyelerine saadete ders verme görevi verilebilir. Ziraat fakültelerinde durum biraz farklı. Tarımsal yayın Ziraat fakültelerinin çok önemli bir görev alanı olduğundan, bu fakültelere alınan öğretim üyelerinden bazıları değişik oranlarda olarak ya araştırma ve sınıfta ders verme, ya araştırma ve tarımsal yayın programlarına öncülük etme, yada, her uç işi de yapmakla görevlendirilebilir. Tabii ki, sene sonunda hazırlanan faaliyet raporları değerlendirildiğinde basarî durumu verilen görevlerin orantıları çerçevesinde değerlendirilir. Tabii her kadronun maaşları ve etkinlikleri farklı olmaktadır. Herkesin kadrosu ve sorumlukları ölçüsünde ders yükümlülüğü bulunmaktadır. Onun için de ek ders ücreti yok.
Eğitim ve Öğretim Ciddi Yapılmaktadır
Kendi çalışma alanım ile ilgili lisans ve lisansüstü derslere katılarak Amerikan Üniversitelerindeki ders işleme şekli yanında öğrenci ve öğretim üyelerini izleme şansına sahip oldum. Her şeyden önce öğretim üyeleri konularına çok hakkimler. Bilim insanları düzenli yayın yaptıkları ve yayın takip ettikleri için öğrencinin karşısına yeni bilgi ile geliyorlar. Derse öğretim üyeleri öğrenciden önce geliyor, o günkü ders notu ile ilgili materyalini dağıtıyor. Anlatılan dersin materyali mutlaka web ortamında olduğu için anlamayan öğrenci dersi evde bilgisayar ortamında yeniden izlemektedir. Aktif öğrenme yöntemi ile işlenen dersler kadar dönem ödevleri iki haftada bir verilen ödevler öğrenciyi ister istemez çalışmaya yönlendirmektedir. Lisansüstü dersler aynı disiplinle işlenmektedir. Dönem sonunda her öğrenci ders ile ilgili web ortamında ders ve hoca hakkında değerlendirmede bulunmaktadır. Bu değerlendirme yukarıda belirttiğim gibi hocanın üniversitede kalması bakımından çok önemlidir.
Sitemin Dezavantajı Eğitim Paralı ve Özel Sektörün Araştırma Talepleri Bazen Üniversitelilik Bilinci İle Uyuşmayabiliyor
Amerikan üniversitelerinde yüksek öğretim paralıdır. Eğitim ücreti eyaletler arasında farklı olduğu gibi üniversiteler arasında ve de bölümden bölüme de farklı olmaktadır. Eğitim ücreti yüksek olduğu için parası olmayan kişilerin okuma şansı eğer burs bulamadıysa azalmaktadır. Dikkatlerden kaçmayan bir gözlem üniversitelerde az sayıda Afrika kökenli Amerikan öğrencinin üniversitede eğitim görmesidir. Bu da toplumun alt tabakasındaki kişilerin üniversite eğitiminden yeterince yararlanamıyorlar. Bazı alanlarda eğitim çok yüksek ve burs bulmakta zorlaşmaktadır. Örneğin ilk sıralarında yer alan iyi bir üniversitede hukuk doktorası yapacaksanız çok iyi bir öğrenci olmanızın yanında yıllık 50 bin dolarlı da ödemeniz gerekecektir. Çünkü bu alanda mezun bir aday piyasada çok yüksek ücretle iş bulabilmekteymiş.
Özel sektörün üniversiteye sunduğu projelere sağladığı proje desteği ve talepleri ile üniversitelik anlayışı ile bağdaşmayan yanlarının kaygı yaratığı basına yansıyan bilgilerden anlaşılmaktadır.
Özel Hizmet veya Katkı Payı da Yok
Amerikan üniversitelerinde de dışarıya iş yapılıyor, hastanede özel muayene de yapılıyor. Ancak bu hizmet için de özel bir ek gelir elde edilmemektedir. Tabii hocaların maaşları o kadar yüksek ki ek ders ücreti ve özel hizmet katkı payına ihtiyaç duyulmuyor. Üniversite öğretim üyeleri danışmanlık "Consulting" yapabilir ama bu faaliyetlerini Üniversite is saatleri dışında (Pazartesi-Cuma; haftada 40 saat) bir zamanda yapması gerekir. Yıllık olarak öğretim üyelerinin çalışma alanlarına bağlı olarak 100 bin dolardan - 700 bin dolara kadar maaş alan bilim insanları ek ders ve dışarıda iş arama gereksinimi doğal olarak ortadan kalkmaktadır. Çünkü hem maddi olarak doygun hem de ürettiği bilimsel verilerden dolayı manevi olarak doygun.
Yabancı Bilim İnsanı Başarısı Ölçüsünde Kadro Alabilmektedir.
Amerikan üniversitelerinde çok sayıda yabancı bilim insanı bulunmaktadır. Ohio State de 47 Türk bilim insanı bulunmaktadır. Gerçekten hepsi son derece başarılı. Örneğin, yakından tanıdığım ve saygı duyduğum Kimya Mühendisliği bölümünün başarılı bilim insanı Prof. Dr. Ümit Özkan Ohio State Üniversitesinde Mühendislik fakültesinin araştırma ile ilgili Dekan Yardımcılığına atanan ilk bayan ve yabancı kökenli öğretim üyesi olmuş ve bu görevi 5 yıl sürdürmüş. Kendisi bu yıl Amerikan Bililim ödülüne layık görüldü. Birlikte çalıştığım Birleşmiş Milletler, Dünya İklim Gurubu üyesi olarak Nobel ödülü alan Prof. Dr. Rattan Lal, bana bu ülkede kim olursan ol başarılı isen değer görüyorsun demişti. Mutlaka bazen Amerikalılara öncelik tanınıyor birisini ise alınırken, ama akademik hayatta bu ayrıcalık yok denebilecek durumda. Sanırım bir öğretim üyesinin ise alınmasında, diğer adaylar arasından seçilmesinde (Amerikalı veya dışarıdan) öğretim üyesi adayının yeteneği, bilgi seviyesi ve gelecek için vaad ettiği potansiyel
Yönetici Belirleme Sistemi
Amerikan üniversitelerinde yönetici seçimini daha önce yazmıştım. Ohio State gibi büyük bir üniversitenin bilimsel, idari ve fiziki olarak yönetilmesi büyük bir ekip ve organizasyon işi olsa gerek. Amerika'da üniversiteler devlet ve vakıf veya özel üniversiteler mütevelli heyeti tarafından üst kurul olarak yönetiliyor. Ancak rektör, dekan ve bölüm başkanlıkları belirli ölçütlere göre belirlenmektedir. Üniversite rektörünün yönetim modeli ve bilimsel bilgisi ve yenilikçiliği veya yeniliklere açıklığı önemli. Ohio State de rektörün yeni yıl mesajını okumuştum. Orada üniversiteye ileriye taşımak için bütün dinamiklere düşen görev kadar kendi sorumluğunu işaret ediyordu.
Ohio State'te olduğum sürede Ziraat Fakültesi Ziraat ve Biyomuhendislik bölümüne bölüm başkanı secim prosesi vardı. Aynı bölümde Prof. Dr. Erdal Özkan hocam, büyüğüm ve sevgili dostum benim bu konularla ilgili olduğumu bildiği için beni de davet ettiler adaylardan birinin kendisini takdim toplantısına. Adaylar bölümdeki akademisyenler, öğrenci ve çalışanlar ile görüştükten sonra bir resepsiyonla bir sunumda bulunarak projelerini ve bölüm için geleceğe ait vizyonlarını anlatmaktadır. Sonra da seçilme işlemine geçilmektedir. Seçimde adayların bilimsel başarısı, uyum ve yöneticilik yeteneğinin önemli olduğunu düşünüyorum. Seçim prosesi genellikle şöyledir: Dekan bölümdeki öğretim üyelerinin ve çalışanların da bilgisini aldıktan sonra bir secim komitesi kurar. Bu komite genellikle çalışan (görevli) kadrodan birisi, bir lisans ustu öğrenci, 4-5 öğretim üyesi (bunlardan birisi bolum dışından), ve üniversite dışından (genellikle bölümün eski mezunlarından ve bölümle ilişkilerini devam ettiren) bir kişiden oluşur.
Yönetim ve İş Bölümü
Üniversite rektörü tek başına etkili ancak rektör yardımcıları ve kendi aralarındaki iş bölümünün önemli olduğu görülüyor. Böylesi büyük üniversitede rektör kolay yönetebileceği kişileri değil de iş yapacak kişileri aradığı ve yetkilendirdiği görülüyor. Üniversite sitesinden bizlere gönderilen iletilere göre geçen yıl başka üniversitelerden Rektör yardımcılarının transfer edildiğini öğrendim. Ki bu kişilerin öz geçmişlerinde ne denli yönetim becerileri geliştirdikleri belirtilmektedir. Üniversitenin çoğu akademik ve eğitimi başkan yarımcılarından birisi "EXECUTİVE VİCE PRESİDENT AND PROVOST" . Bir çok sorun Provost'tan bitiyor.
Üniversitelerin sorumluluk alanları nedeniyle iş yükünün dağılımı bakımından önemli bir yöntem. Yoksa bütün yetkilerin Rektörde olduğu durumda, zamanla işler istenilen verimlilikte yapılamayınca yöneticiler de daha yalnız ve baskıcı olabilmektedirler.
Üniversite Bölgesel Sorunlara Yönelik Araştırmalara Önem Vermektedir.
Başlangıçta belirttiğim gibi üniversite Tarımsal araştırma ve eğitim için başladığından Üniversitenin Ohio eyaletinde çok sayıda ağırlıklı olarak tarımsal araştırma istasyonu bulunmaktadır. Bu istasyonların bazısında çoğunluğu araştırmacı kadrosunda bilim insanları bulunmaktadır. Buralarda da araştırmada Prof. ve diğer araştırmacılar çalışmaktadır. Çoğu öğrenci ders aşamasından sonra bu araştırma istasyonlarında çalışmalarını sürdürmektedirler. Tabii buraların araştırma olanakları bazen üniversite merkezinden de daha iyi olabilmektedir. Ziraat Fakültesi bünyesinde yürütülen araştırmalar genelde bölge sorunlarına yöneliktir.
Bilim İnsanlarına Önem Verilmektedir.
Aya ilk ayak basan Ünlü Amerikalı astronot Neil Armstrong aslında bir üniversite öğretim üyesi ve Ohio State üniversitesinde kürsüsü bulunmaktadır. Halen sağ olan ve Ayda yürüyen ilk ve son astronot Neil Armstrong'u 2010 yılının ilkbaharında Adana'ya gelince görmüştüm. Ohio State'te çalışırken bana Prof. Neil Armstrong'un bürosunu gösterdiler. Kişi bir başkan gibi ağırlanıyormuş. Neil Armstrong'un özel sekreteri ve dayalı döşeli bürosu bulunuyor. Üniversitede birlikte çalıştığım Prof. Dr. Rattan Lal'in ve diğer başarılı çalışmalar yapan hocaların üniversitesi ve bölümleri tarafından gördüğü ilgiyi görünce Amerikan'ın bilimde neden önde olduğunun önemli nedenlerini anlamış oldum.
Amerika'da Bilim Profesyonelce Yapılıyor
Amerikan üniversitelerinde eğitim görmüş veya üniversitelerde uzun veya kısa sürede bulunmuş hocalarımızın da dikkatini çekmiş olmalıdır ki bilim için herhangi bir sınırlama olmamaktadır. Her üniversitenin bütçesi, aldığı hibe, bağışlar ve kamu kaynaklarından ve özel sektörden aldıkları projeler farklı olmaktadır. Bu durum tamamen üniversitenin yöneticilerinin yönetim becerisi ve iyi bilim insanlarının ürettiği projelere bağlıdır. Birlikte çalıştığım hoca ve ekibinin 10 milyon dolarlık proje aldığını öğrenince doğal olarak neden bizde bu tür olanaklar sağlanmıyor diye düşünülmektedir.
Bilimsel yeterliği olan insan her kim olursa olsun başarılı ise kadroya alınabilmekte, proje alabilmekte ve bilimsel araştırma ekibi oluşturabilmektedir. Görebildiğim kadarı ile kimse kimsenin adamı değil. Kimse hak etmediği projeyi almamakta, herhangi bir kuruma ve mevki ye getirilmemektedir. Kısacası Amerikan üniversitelerinde ölçü ve profesyonellik var ve bilimsel başarıya bağlı olarak ilerleme ve maaş alınmaktadır.
Bilim insanları Her Yıl Hesap Vermektedir
Amerikan Üniversitelerinde geleneksel olarak her öğretim üyesi yıllık yaptığı faaliyetlerini raporlaştırmaktadır. Her öğretim üyesi, verdiği ders sayısı, bilimsel makalelerini, aldığı projeleri, verdiği veya katıldığı konferansları, toplum hizmetleri, Master ve Doktora öğrenci sayısı, onların ürettiği tezleri, devletlerarası kurulan ilişkileri ve diğer faaliyetler konusundaki çalışmalarını bölüme sunmaktadır. Öğretim üyesinin basarî derecesi belirlenirken öğrencilerin ders sonu öğretim üyesi hakkında verdikleri değerlendirmekler de göz önüne alınmaktadır. Bu durum üniversite üst yönetimi tarafından da değerlendirilip maaşlarına kadar yansıdığı için sistem kişiyi üretmeye zorlamaktadır. Tabii değerlendirme de adamına göre değil, yine gerçek ölçülebilir ölçütler üzerinden yapılmaktadır.
Kimse "Dead Wood" (Ölü Ağaç) Olarak Anılmak İstemiyor
Doğal olarak hiç makale üretmeyen, hiçbir konferansa katılmamış, seminer vermek için davet edilmemiş, öğrenciden yeterli değerlendirme almamış öğretim üyeleri yetkililerin gözünden kaçmıyor. Yeri geldiğinde kişi uyarılmakta. Ancak sistem öyle bir yere gelmiş ki nerdeyse bir "mahalle baskısı" ile herkes kendini çalışmak zorunda hissediyor. Amerikan üniversitelerinde da çok doğaldır ki pek is yapmayan, çok pasif bir şekilde görev yapan ve üretmeyen, araştırma yapmayan kişiler var ve bunlara "Dead Wood" deyimi kullanılmaktaymış. Prof. Özkan diyor ki Amerikan Üniversitelerinde "birazcık kişilik sahibi olan öğretim üyeleri kendilerini "Dead Wood" tanımına sokmamak için elinden geleni yapmaktadırlar".
Bilimsel Başarı Araştırma Gruplarında Gizli
Amerikan üniversitelerinde çoğunlukla iyi isim yapmış bilim insanlarının her birinin güçlü araştırma gurupları bulunmaktadır. Post dok, doktora, yüksek lisans ve teknik kadrosu ile 30-40 kişilik araştırmacının çalıştığı gruplarda doğal olarak önemli derecede bilimsel çalışma yapılmaktadır. Örnek olarak birlikte çalıştığım Dr. Lal yıllık olarak 70-80 yayın yapmaktadır. Bana her araştırmacı yılda 2-3 yayın yaparsa yıllık olarak grubun kaç yayın yapacağı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Ohio'da kaldığım sürede hocanın bilimsel öngörüsü, isteklendirici tutumu, seminerlerdeki bilimsel derinliği ve yazdığım makalelerin çok kısa sürede kritik ederek okuması bu kadar makalenin tesadüfen oluşmadığı ve arkasında ciddi bir bilim gücü ve motivasyonun olduğu görülüyor. Tabii bu bir sistem sorunu ve kişi çalışmaktan mutluluk duyuyor, çalıştığının karşılığı olan maddi ve manevi doyuma ulaşıyor. Bütün bu etkiler üniversitenin iyi bilim insanlarına sahip çıktığı ve onların üniversitelerinde kalması için sanırım özel önleml
Bilim İnsanları Arasında Rekabet Var
Amerikan üniversitelerindeki bilim insanları arasında da daha fazla proje ve kaynak yaratma konusunda ciddi bir rekabet yaşanıyor. Belki aralarındaki rekabet çok dışarıya yansımıyor ancak birbirlerini zorladıkları görülüyor. Bilim profesyonelce yapıldığı için ve de bilimsel üretime dayalı başarı ölçüsü dikkate alındığı için doğal olarak yarış oluşmaktadır. Bu yarış makam mevki için değil daha çok bilimsel veri ve makale üretmek için yapılmaktadır.
Üniversitenin Kendine Özgü Farklılıkları Bulunmaktadır
Üniversitenin bir diğer önemli mekânı Jeoloji bölümüdür. Bölümü inşa edenler Ohio eyaletindeki bütün taşlardan oluşan bir bina yaptırmıştır. Binanın girişindeki her taş farklı. Binanın kendisi müze olduğu gibi içinde de bir müze var. Mevcut hali ile bölüm binası bütünsel bir bilim mesajı vermektedir. Üniversitenin ilk Kütüphanenin Kurulu olduğu ve içinde Pleontolojı müzesinin bulunduğu ortam görülmeye değer niteliktedir. Jeoloji bölümü temel bilim gibi çalıştığını belirterek mühendislikten ayrı bir tavır takınıyor.
Faculty Club Ve Student Union
Üniversite öğretim üyelerinin kayıtlı olduğu ve yönetimi öğretim üyelerinin oluşturduğu merkez bizdeki sosyal tesisler gibi Faculty Club dedikleri üniversite kulübünde öğle yemekleri yenilen nezih bir mekân. Tabii içinde değişik toplantı odaları ve misafirlerin ağırlandığı bir mekân. Rektörün her yılın başarılı öğrenciler ve aileleri ile bir araya geldiği ve yemekte ağırladığı salon yanında konferans salonunu ve okuma alanı ile çok farklı bir ortam. Üniversitenin Student Union modernizasyonu ve olanakları ile görülmeye değer bir ortam. Öğrenciler ve misafir araştırıcıların bir çok sorunun çözüldüğü merkez bir çok yönden çok yaralı ve işlevseldir. Bütün kurumları ile Student Union bir üniversiteye yakışır ağırlığı olduğu görülüyor. Avrupa üniversitelerinde de benzeri merkezler öğrencilere yönelik yardımcı hizmetler sunmaktadırlar.
Üniversite Kütüphanesi
Üniversitenin yeni merkezi kütüphanesi yanında on kadar fakültenin bünyesinde kütüphaneleri bulunmaktadır. Her türlü kaynağa anında erişim imkânı sunulmaktadır. Bulunmayan kaynaklar da en kısa sürede sağlanmaktadır. Üniversite öğrencileri ve mensuplarına her türlü bilgi işlem programları en ucuz imkânlar ile sağlanmaktadır. Üniversitede kaynak bulamama sorunu diye bir şey yok.
Bilgi İşlem Merkezi
Üniversitenin bilgi işlem ve bilgi teknolojiler merkezi son derece geniş bir alanda bilgi teknolojileri hizmeti sunmaktadır. Her sabah on binlerce kişiye üniversitede ki gelişmeleri duyurmakta ve diğer bilimsel yazılım programları ve online üzerinde bilgiye erişme imkânı sunmaktadır. Prensip olarak benimsediğim bir üniversitenin kalbi olarak gördüğüm kütüphane ve bilgi işlem merkezi bir üniversiteye yakışır şekilde hizmet üretmektedirler. Darısı bizim gibi ülkelerdeki üniversitelerin başına diyelim.
Spor Kompleksleri
Üniversitenin çok sayıda spor kompleksinde yüzlerce kişi aynı anda spor ve eksersiz yapma şansına sahip. Öğrencilere çok geniş bir alanda ücretsiz spor yapma olanağı sunmaktadır. Üç büyük stadyum, yüzme havuzları ve diğer imkânlar. Üniversitede spora gerçekte büyük önem verildiği her yönü ile kendisini hissettirmektedir.
Üniversite Toplumla Bütünleşmiş
Bilim ve teknoloji üreten Amerika'da toplum bilimin önemini günlük hayatta yaşayarak benimsediği için üniversiteye ve bilime önem vermektedirler. Bu bağlamda üniversiteler toplumla kaynaşmış durumdadır. Üniversitenin yayım merkezi üniversite ile toplum arasındaki bağı kurmaktadır. Özellikle tarım bilimlerinde öğretim üyelerinin bir kısmının kadroları yayım olduğu için çiftçilerin sorunları ile doğrudan ilgilenilmektedir. Tabii sorunlar bilimsel olarak çözüm arandığı için bile de katkıda bulunmaktadır. Çiftçinin ve toplumun sorunları çözüldüğü için toplum ve ilgili kuruluşlar üniversiteye güvenmekte ve destek çıkılmaktadır.
Ayrıca Amerikan üniversite futbol kulüpleri arasındaki maçlar ülkenin geniş bir kesimi tarafından büyük ilgi görmektedir. Mezunlar ve bölge halkı üniversite takımına destek vermektedir. Üniversitede kendilerine konaklama ve lojistik destek sunmaktadır. Bu anlamda üniversite toplumla bütünleşmiş.
Üniversiteler Siyasetin Dışında Kalmayı Başarmışlar
Geçen 2010 Kasım ayında yapılan Amerikan ara dönem seçimleri nedeniyle Başkan Obama Ohio State Üniversitesinin tam ortasında olan geniş bir alanda bir gece mitingi düzenlemişti. Üniversite miting için müsaade etmiş, çok sayıda partili partisiz kişi mitinge gelmişti. Ben ve bölümdeki bazı arkadaşlar Başkan Obama'yı dinlemek ve genel atmosferi izlemek için gece mitingine gitmiştik. İyi organize olmuş ve yüksek güvenlik önleminin alındığı mitinge katılan Obama'nın mitingine Üniversite Rektörü katılmamıştı. Ancak Başkan'ın miting sonrası Rektörün makamına kadar yürüyerek geçtiği ve Rektörün Başkanı kendi odasının kapısında karşıladığı söylendi. Bilim insanlarına yakışır bu davranışla bilimin ve bilim adamlarının politikacıların ayağına gitmediğini göstermesi bakımından önemli. Birlikte çalıştığım Dr. Lal, tarım ve toprağa bağlı iklim değişimleri ile ilgilendiği için eski başkan yardımcısı Al Gore'in kendisini birkaç kez telefonla aradığı, Başkan Obama'nın bilim danışmanı Dr. Lal'ı ayağına çağırmak yerine bilgis
Sonuç olarak altı ay gibi kısa bir sürede bulunduğum üniversitenin araştırma merkezindeki çalışmalarım bilimsel ve sosyal yönden çok yarlı geçmiştir. Bu sürede edindiğim izlenimde Amerikan üniversiteleri ürettiği bilim ve teknoloji sayesinde ülkelerine ciddi artı değer katıkları için devlet ve toplum bilime ve üniversiteye önem ve destek vermektedir. Üniversite eğitimi ve bilim tamamen başarıya ve üretime dayalı olarak destek görmektedir. Bilim insanları ve üniversite yöneticileri yetkinlikleri ve üretkenlikleri ile ayıklanarak seçilmektedirler. Sistem kişilerin rengine, diline, dünya görüşüne ve milliyetine bakılmaksızın ürettiğine bağlı olarak işlemektedir. Tabii zaman zaman bu rekabetçi yarış kırıcı ve zorlayıcıda olmaktadır.
Umarım ülkemizde de bir gün bilimsel alt yapısı gelişmiş, bilimsel çalışmalara her türlü desteği sağlayan, bilim insanına değer veren üniversitelere kavuşuruz. Türkiye'nin geleceği ve hak ettiği yere anacak ve ancak bilim ve teknolojiye önem vererek, bilim insanına yatırım yapmasına bağlıdır. Bu da ciddi bir bilim politikası ile bu sağlanabilir. Türkiye'nin bir an önce bilim ve teknoloji politikasını oluşturup, siyaset üstü bir üniversite yasası çıkarması kaçınılmaz olmuştur. Türkiye'nin yurt dışındaki başarılı bilim insanlarını görünce koşular ve olanak sağlandığı zaman ülkemizde de ileri düzeyde bilim eğitim yapılabilir.
25 Ocak 2011, Perşembe Adana
Not: Metnin hazırlanmasında ve Ohio State Üniversitesi hakkında geniş bilgisini esirgemeyen hocam ve dostum Prof. Dr. Erdal Özkan'a çok teşekkür ederim.